15 Mayıs 2014 Perşembe

Makedonya Ozeti

      Makedonca yolculuğumuz hiç de kolay olmadı. Bir çok aksilik ve maceralar ile başladı ve bitti tüm yolculuğum.
      Her şey Serkan arkadaşımın bana yurt dışına gitmek isteyip istemediğimi sorması ile başaldı. Bunun üzerine hemen olumlu yanıt verdim ve gitme süresine 6 gün kalmıştı. Aileme bunu anlattığımda annem kuşkulu olsada babam dan hemen olumlu yanıt aldım. 
      Ev hazırlıkları devam ederken, ben pasaport işlemlerine başvurdum. 3 gün içinde pasaportum elime geçti. hazırlıklarımı son günün gecesine kadar sürdürdüm.
      Son gün evde kalabalık bir arkadaş grubu eşliğinde Ankara yolculuğuma çıktım. Ankara' da hiç tanımadığım dernek ve Türkiye 'den yola çıkacağım ikinci kişi olan hiç tanımadığım arkadaşımı görmek ve ilk yurt dışına çıkacağım için meraklıydım.
      Ankara' ya ulaştığımda valiz ve çantamla Derneğe ulaştım. Diğer arkadaş ile tanışma fırsatını yakalamıştım. Ve işlerimizi halledip Esen Boğa H.A.'nın dan İstanbul aktarmaya uçmuştuk.

      Uçağımız Atatürk H.A. ' nına 15 dakika geç indi. Aktarma arasının da bir saat alınmış olması ile yoğunluktan dolayı uçağımız kaçtı. 


      Valizlerimiz Üsküp H.A. 'nına uçtu. Elimde Laptop çantam ile ortada kaldım. Ne yaparız derken ben THY' yi aradım ve mağdur olduğumu söyleyince. Beni Hava Alanında bir yere yönlendirdiler. Orada bana ertesi gün sabah uçağı ayarladılar ve otel servisi aracılığı ile beni geceye doğru 6 yıldızlı bir Otele yerleştirdiler. Orada yemek servisi açtılar , yemeğimi yedim ve odama geçtim.



THY 'nin bana yaptığı bu iyilik her ne kadar valizim, kıyafetler yanımda olmasada hiç unutamayacağım büyük bir iyilik olmuştu. Allah THY ve oradaki görevlilerden razı olsun.


      Sabah 5 gibi beni tekrar alıp Atatürk hava alnına getirdiler. Tekrar taramadan geçip Üsküp' e doğru uçuşa geçtik. Herşey mükemmel Üsküp H.A. 'nına indik Pasaporttan geçtik. Ancak bir süre beklememizi söylediler ve tekrar Pasaportlarımızı geri istediler. Oradaki bir polise ingilizce veya Türkçe bilip bilmediğini sordum. Polis Türkçe biliyordu ve rutin olduğunu söyledi ama Pasaport larınızın hemen verilmesi gerekliydi dediler. 
      Meraklı bekleme sırasında bir arkadaş daha geldi. Sırtın da büyük sırt çantası ve iyi ingilizcesi ile görevliye bir şeyler anlatıyordu. Ben polise sorduğum özgüven ile Türkçe merhaba dedim ve karşılık aldım. Meğer o da bir Türk ve aynı şehre gelen bir gönüllüymüş. Tanıştık ve o andan itibaren kaderlerimiz birleşti.
      Yaklaşık 20 dakika içinde görevliler geldi ve pasaporta tükenmez kalem ile işaret koymuşlardı bizlere geldiğiniz uçakla geri gönderileceksiniz dediler. Ne olduğunu anlamadık ve bizi almaya gelecek kişiyi ve numarasını verdik. O kişi de telefona çıkmayınca biz geldiğimiz uçakla bu kez valizlerimiz yanımızda Atatürk H.A. ' nına geri postalandık... 


      Atatürk hava alanı içinde hemen Ankara' ya telefon açtım ve girişin zorlu olduğunu ancak ülkeden çıkarılma noktasında bilgisi olmadığını , bizlere bu kez Pegasus firması bileti aldığını, öğleden sonra kalkacağını ve tekrar geri uçmamızı söyledi. Sabiha Gökçen H.A. 'nına doğru kısıtlı vakitte valizler ve çantalarımız ile yola çıktık. 
     Tam 10 dakika kala Sabiha Gökçen H.A.'nına ulaşmayı başardık maceralı bir yolculuk sayesinde... Görevliye Pasaportu verdik. Ancak Pegasus görevlisi bizi uçağa almadı ve Pasaport 'daki işaret nedeni ile bir daha da o ülkeye girmemizin sorunlu olacağını belirtti. Bizim artık Pegasus uçağımız da iptal oldu ve bizi gerçek bir mağduriyete sürükleyen Pegasus firması hakkında artık olumlu bir düşüncem kalmadı...
      Sabiha Gökçen de telefon trafiği ile tüm problemleri çözdük ve THY 'den ertesi sabaha biletimizi aldık. Üsküp' e uçtuk bizi oradan karşıladılar, sorunsuz bir şekilde ülkeye girişimizi yaptık.
      Üsküp'e  Üç saat mesafede Koçani şehrine ulaştık. Bizlere Kebap yani köfte ve Makedon gazozu ikram edildi. 


Aylık ücretimizi de aldıktan sonra bizlere kurallar, yapılabilecek şeyler ve genel bir bilgi verdiler. Üç katlı bir binaya yerleştik. Orada kalan iki Portekizli ve iki Eston kızlar ile tanıştık. Türk gönüllüler ile beraber tüm gerekli bilgileri almaya başladık.


      Yazdığım CV ve motivasyon ışığında neler yapabileceğim tartışıldı. Çünkü Sanat, teknoloji veya spor hakkında çeşitli işler düşünülüyordu ve hangi özelliğimi kullanacağım konusunda tereddüt de kalındıkdan sonra benim serbest çalışmama karar verildi.



        İlk hafta sonrası, ikinci hafta da eworld adında bir kuruluşa Web site görselliği için danışmanlık ve kreatorluk yaptım. Ofis arkadaşlarıma görsel ve teknik yönlendirme şeklinde yardımcı oldum.
     Günlük yaşamım Saat 10-11 arası kalkmak, kahvaltı ve sonra ofise gidip gelmek, alışveriş yapmak ve sonra ev işleri olarak ilerlemekteydi.


       Zaman zaman ev sahibi kuruluş ve ekibimiz haftalık toplantılar yapmaktaydı.


      Toplantılarımız bir ilkokul sınıfında yapıldığı için çok sayıda çocuk ile iletişim kurma fırsatımız oluyordu.


      Hafta da Dört saat ingilizce pratik ağırlıklı derslerimiz oluyordu. Amerika' dan gönüllü gelmiş bir eğitimci sayesinde güzel bir ders saati geçiriyorduk.



     Şehrin voleybol takımı için kimi zaman trübünler de yerimizi alıp, spor ve faaliyetlere katılarak aktif bir diaolog kurma fırsatı yakalıyorduk. Ülke de Futbol gelişmemiş olduğu için Voleybol başta olmak üzere diğer sporlara ilginin büyük olduğu görülüyordu.


      Haftanın belli saatleri MobilityNos adın da bir Engelli derneğini ziyaret ediyorduk. Oradaki insanlar ile sohbet edip, onlarla arkadaş olmaya çalışıyor ve bir kaynaşma sağlıyorduk.


      Hafta da en az Dört saat Türkçe dersi veriyordum. Gayet güzel ve şirin bir ortamda Türkçe eğitimini makedon öğrencilere aktarmanın mutluluğunu yaşıyorduk.


      Kimi zaman yabancı arkadaşlarımız ile birlikte faaliyet ve toplantı halinde güzel vakitler geçiriyorduk.


     Şehir de küçük şirin bir kütüphane bulunuyordu. Bazı zamanlar burayı ziyaret ederek sakin kütüphane ortamın da araştırmalarımı gerçekleştiriyordum.


      Ev sahibi kuruluş ve Portekizli dostlarım ile eğlenceli sohbet ve toplantılara beraber katılıyorduk.


      İngilizce hocam ve değerli dostlarım ile beraber sohbet ve pratik şeklinde geçen derslerimiz sayesinde çok eğlenceli bir ders vakti geçiriyorduk.

                  

      Tekstil ticareti işi yaptığım için buradaki konfeksiyon , satış ve tekstil fakultesini sık sık ziyaret ediyordum.


     İlk başlarda ilginç olup fakat sonradan alıştığım dükkanları ve meydanları kuşkusuz özlemekteyim.


      Çok çeşitli yemekler ve çok ilginç lezzetler donatsakta soframıza, standart bekar veya öğrenci yemeklerinden de kopmak mümkün olmuyordu , Genelde yemekleri ben yapıyordum :)



      Akşam üzerileri ilk okul bahçesinde  Basketbol maçları yapıyorduk. Yerel gençler ile kaynaşma sağlayan bu etkinliğimiz sayesinde kolay adapte olmaya başlamıştık.



      Havaların güzel olduğu günlerde şehrin parkın da bulunan Satranç bölümü başında, saatlerce Özkan arkadaşım ile yoğun beyin fırtınası şeklinde geçen satranç maçları yapıyorduk. Şehir insanlarının da ilgisini çekiyorduk bu şekilde...


      Tabiki sosyal aktivite ve hareket ile birlikte değişik şovlar gerçekleştirdim. Sanat ve aktivitelerim nedeni ile burada ARTİST olarak adlandırıldım.



      Evde parti ortamı kurup müzik ile dans ederek şehirdeki yabancı arkadaşlarımız ile tanışma fırsatı yakaladık.



       Ülkede hemen hemen her şehri gezip dolaştım. Çok eğlenceli bir gezi turu gerçekleştirdim. Bitola(Manastır) askeri okulu Atatürk müzesin de de hatırat da yer almak nasip oldu.


     Şehre geldiğim ilk ay bir çizim dışında, yoğunlukdan dolayı çizim yapamamıştım. Şehir için sanat yapacaktım ve gerekli mataryelleri almak için bütçe istedim. Bana projemin bitimine 3 hafta kala verildi malesef... Bu yüzden gelen destek sergi açmam için gereken süreye yetmedi.
     Alınan mataryeller ile deneme çizdiğim fakat değeri büyük bir resmi , değerli dostum Özkan' a hediye ettim.


     Yine de Alanda çalışmalarımı ve evde sürdürdüğüm Koçani için yaptığım çalışmalarımı hızlı ve şevk ile sürdürdüm.
     Yaptığım şehir kilisesi resmini Kendi içinde bulunduğum ev sahibi kuruluş başkanımız Blagoj 'a hediye ettim.


     Koçani şehri içinde top kulesi keşfettim. Bu kulenin çizimini yaptıktan sonra buranın Osmanlıdan kalma bir kule olduğunu öğrendim.


      Şehir de sürekli ayrıntılı gezdiğim için çok fazla çizim yapacak obje aramıyordum.
      Bu kule resmimi eworld kuruluşu sahibi Thomir ' e hediye ettim.


      Nehrin kıyısına belli sürelerde gidip oturduğumuz sırada dikkatimi çeken papatyalar. Bu çizimimi Amerikalı hocama hediye ettim.



      Geceleri sabaha karşı sürekli çalışma ve sanat halinde bir neşe ile çalıştım.



      Engelli derneğinde tanıştığım harika ve çok tatlı bir insan olan Ljupco adındaki bir büyüğüm için çizdiğim ve ona hediye ettiğim çalışmam...


      Hafta da Dört saat bizlere gönüllü Makedonca öğreten değerli insan Sanja'nın resmi ona hediye ettim.



      Yine yoğun selam ve güler yüzlü olmamın verdiği girişim ile Türkiye'ye dönüşüm sırasında Üsküp H.A.' nında tanıştığım İsveç li Margarita. Uçağına gitmesi gerektiği için aceleyle kalktı ve soy ismini vs. alamadım.




Ekip olarak yaptığımız bahar karşılama etkinliği için ŞTİP kendinde gezi ve harika etkinlik gerçekleştirdik.



      Kosova 'nın Priştina başkentine yolculuk yaptım. Ülkeye gidişim pasaportumun içindeki işaret den dolayı içimde merak ve tereddütler ile o yolculuğa karar verdim. Benim için harika iki günlük deneyim oldu.




        Kosova da merkezde bir Katedral önünde buluştuk arkadaşlarım ile. Sokaklarda geniş bir tur attıktan sonra akşama kalacağımız yeri ayarladık. Ben Kosova toprağı almak için üniversite bahçesine gittim. 

      Kosova 'yı tarif etmem gerekirse , sovyetlerden kalma soğuk binalar, podyum şeklindeki sokaklarda yürüyen insanlar ve yüzde 55 işsizlik olan ülke olarak kısaca tarif edebilirdim. Çok modern görünselerde aslında ülkede hiç üretim olmaması nedeni ile ekonomik problem söz konusu..



      Makedonya gezim çerçevesinde Bitola da ismini öğrendiğim Baba Dağı  yani Babadağ.. 



      Ohrid gezisi sırasında güzel maceralar yeni insanlar ile tanışmamın mutluluğu ve güzel bir gezi... Sosyal ve kültürel bakımdan insanların düşünce ve duygularını sorguladığım ve görüşlerini aldığım bir gezi oldu.